Her bedende resim ruhu

Radikal Kültür Sanat

03/02/2003

Çok derin bir geleneğin uzantısı olduğu için bugün resim yapmak zor. Bu nedenle de önemli resim az; bulunca değeri bilinmeli. Ancak yerleştirme, video gibi üretimlerin önemsiz olduğunu sanmak da yanlış

Bugün,medyadaki kültür programlarında, basındaki sanat yazılarında ortaya çıkan bilgi eksikleri, terimlerin gelişigüzel kullanımı ve magazinleştirme kitleyi yanlış bilgilendiriyor, güncellikten saptırıyor, anlama ve görsel/kültürel bir karmaşa yaratıyor demek için neden çok.

Amatör ve profesyonel işlerin yan yana gösterilmesinden, sanat pazarından başka yerde geçmeyen resimlerin öne çıkarılmasına, kişisel ilişkilerin değerlendirme ölçütü olmasından, kulaktan dolma bilgilerle yapılan yorumlara kadar bir dizi tutarsızlık sanat içi ve dışı çevreleri farklı biçimlerde ilgilendiren yapay bir tartışma açabiliyor; tartışılacak onca önemli sorun varken…

Siyasal/ekonomik konular nasıl bilgi ve uzmanlığa dayalı içeriklerle sunuluyor da, sanat konularına gelince neden aynı ilkeler geçerli olmuyor? Düşünsel süreç, kavram, söylem, felsefe içermeyen bir üretimin günümüz sanatı kapsamında tartışılamayacağı açık. Kavramsallığı olmayan bir resmin dekorasyon, illüstrasyon ya da reklam imgesi olduğu da açık. Tüketime hizmet eden bir üretimle düşünsel bir üretim arasındaki ayrımı yap(a)mayanların ‘sanat tartışması’ açmaya çalışmalarının anlamsızlığı da açık.

Burada özellikle, sıkça kullanılan ‘kavramsal sanat’ terimine bir açıklık getirmekte yarar olabilir. Modernizmin son öncü akımlarından olan ‘kavramsal sanat’ 1963-76 yılları arasında ABD ve İngiltere’de özellikle düşünsel süreçleri vurgulayan ve çözümsel bir öneri getiren üretimleri içerir; yani günümüzdeki çok gereçli, çok teknikli görsel/nesnel üretimler ‘kavramsal sanat’ öğeleri içerebilir, ama bu başlık altında toplanmaz. Resim de kavramsal öğeler içerir (içermelidir) ve kavramsal sanatın karşıtı olarak değerlendirilemez. Arkasında düşünme, araştırma, deneyim olduğu kadar geçmişten günümüze üretilmiş yapıtlara

ait bir bilgi ve bellek var. Şişe kurutucusu 1912’de sanat yapıtına dönüştürüldükten 1964’te Brillo kutuları üst üste konduktan sonra, 2003’te içki kasalarını üst üste koyunca, bu var olan sanat üretimiyle çocukça alay etmekten başka bir anlam taşımaz.

Geçmişten gelen alışkanlıklarla, iyi/kötü her türlü resmin ağır bir siyasal/toplumsal bir misyonu yerine getirmişcesine ‘dokunulmaz’ kalması isteniyor. Dokunulmazlık, Türkiye’nin dışa kapalı, iletişimsiz dönemlerinde kolaylıkla uygulanabilecek bir şeydi. Bu dokunulmazlığı sürdürmek için de resim dışı üretimleri dışlamak gibi bir naiflik var… Üretilmiş resmin gizemi/kutsallığı varsa, bu resmin düşünsel yapısında, kavramsallığında ve 2003 yılındaki resim değerlendirme ölçütlerinin kapsamındadır, galericinin ya da sanatçının çeşitli olanakları değerlendirerek resmin çevresinde oluşturduğu yapay mitte değil.

Toplumsal gerçekçi etkiler

Türkiye’de 1990 öncesi sol söylemi temsil eden toplumsal gerçekçi resimde kübizmden türetilmiş bir neo-klasisizm, sürrealizmden türetilmiş bir düşsel gerçekçilik ve ekspresyonizmin uzantıları belirgindir. Bu özellikler günümüze değin sürüyor, ama siyasal ve ekonomik gelişmelere koşut olarak kırsal gerçeklikten kentsel gerçekliğe geçiş yapıldı. Liberal eğilimler ise yüzyılın ortasından sonra Batı Avrupa’dan gelen etkilerle ‘taşist’, ‘informel’, ‘lirik soyut’ ve ‘soyut ekspresyonist’ özellikler gösterir, ama günümüzde ‘dekoratifleşen’ bir resim türünde belirginleşiyor. Buna karşın 1970’lerde ABD ve Avrupa’da kavramsal sanat, minimal sanat, fluksus, yeni-gerçekçilik, pop-sanat gibi yepyeni avangart akımlar egemen oldu; bunların içinde ‘resim’ hem sorgulanıyor hem de uygulanıyor. Türkiye’de o dönemde sorun, aradaki açıklığın nasıl kapatılacağı ve değişmekte olan siyasal/ekonomik olgulara nasıl yanıt verileceğidir. İkonografik inceleme gerekli en geniş açılımı ve en sert kırılmayı Altan Gürman’ın ‘resimlerinde’ gösteriyor. Şubat ayında Altan Gürman’ın Maçka Sanat Galerisi’nde retrospektifi yapılacak; sergiye bu açıdan bakmakta yarar var.

Düşüncenin resime dönüşmesi rastlantısal olmuyor, bilgi ve bellek resmin nedenselliğini, yetenek, deneyim ve düşgücü estetiğini, çeşitli kanallardan gelen etkiler zenginliğini oluşturuyor. Bugün resim yapmak -çok derin bir geleneğin uzantısı, çok dolu bir belleğin süzülmüş sonucu olduğu için zor ve bu nedenle de önemli resim az; bulunca değeri bilinmeli. Ancak, başka tür üretimlerin (yerleştirmeler, fotoğraf ve video gibi) kolay ve önemsiz olduğunu sanmak da çok yanlış bir yaklaşım.

Bu yönüyle Murat Şahinler (Galerist), Yavuz Tanyeli (Teşvikiye Sanat), Mehmet Uygun (Genç Sanat) Nevhiz Tanyeli (Milli Reasürans) gibi ressamların sergilerini görecekseniz, üslupları farklı da olsa, toplumsal ve bireysel içerikli alegorik/düşsel/patetik gerçekçiliğin izini sürebilirsiniz. Öte yandan, Nazif Topçuoğlu’nun (Galeri Nev) fotoğraflarındaki Mürüvvet Türkyılmaz’ın (Maçka Sanat Galerisi) yerleştirmesindeki ‘resmi’ de keşfetme olanağınız var…