Ayşegül Sönmez Röportajı

2004-ARALIK

AYŞEGÜL SÖNMEZ RÖPORTAJI

8 aralık 2004’de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde yapılacak tören ve toplantıda uluslararası AICA’nın Türkiye’deki etkinliğinin 50.yılı kutlanıyor… Ve AICA Türkiye, bu yıl başlamak üzere her yıl iki sanatçıya ödül veriyor. Uzun zamandır etkin olmayan bir derneği aktif hale getirmekteki amacınız neydi?

Günümüzde örgütsüz meslek var mı? Görsel sanatlar alanında eleştirmenlerin ve yaklaşık 15 yıldır var olan küratörlerin meslek örgütü yoktu. Meslek hakları ve ahlakı örgüt aracılığıyla korunabilir ve geliştirilebilir. Ben, 1989’dan bu yana adına küratörlük deyin, sergi yapımcılığı deyin, her neyse, sanat yapıtını ve sanatçıyı tanıtan ve koruyan bir mesleğin içindeyim ve örgütsülüğün sıkıntısını çektim. Bilindiği gibi birçok üniversite “sanat yönetimi” bölümü kurdu ve bu bölümleri bitirenler kültür sanayii içinde farklı uzmanlık işlevleri yerine getirecekler; bir örgüte gereksinim olacağı çok açık…Ayrıca 72 ülkede şubesi olan Uluslararası AICA, Türkiye’de de bir şube açılmasının gerekliliğini gündeme getirdi. 90’lı yıllarda kurulup iş görmeyen benzer bir dernekle ilişkisini kesip, yeni bir dernek kurmamı istediler. Ahu Antmen,Serhan Ada,  Ali Akay, Evrim Altuğ, Serhan Ada, Esra Aliçavuşoğlu, Levent Çalıkoğlu, Haşim Nur Gürel, Cem Erciyes’in kurucu üye olduğu derneği bir yıl önce kurabildik ve ilk etkinliğmizi de 8.Istanbul Bienali’nde bir forum düzenleyerek yaptık.

Onur ödülü en son Aliye Berger’e verilmiş. Bu yıl ise 50 yıl aradan sonra Sarkis’e veriliyor. Onur ödülünü verirken dernek olarak kriterleriniz neler oldu?

Aliye Berger, Türkiye Modernizm’i içinde farklı bir özgürlüğü temsil ediyor; söz konusu resmi gereğinden uzun sürmüş ve kalıplaşmış erken ekspresyonizmi kırıp geçiyor. Kuşkusuz Fahrünnissa Zeid kadar verimli ve kararlı bir ressam değil; daha ince, şiirsel ve romantik bir yaklaşımı var. Ve o dönemde genç bir kadın ressam. Türkiye resim ortamı için gerçek anlamda bir değişim anlamına geliyor. Günümüz sanat koşulları içinde bu tür kırılmalar ve değişimler söz konusu değil; ancak sanatçı olmanın getirdiği farklı duyarlık, sorumluluk ve eleştirel tavır hala geçerli; ya da var olan düzenle hesaplaşabilme gücü ve bu hesaplaşmayı uzun soluklu olarak sürdürebilme gücü… Sarkis ve Füsun Onur’a ödül verilirken sanırım bu ölçüt önemliydi. Sarkis’in ve Onur’un Modernizm’den Post-Modernizm’e geçişte önemli işlevleri olduğu, kavram, biçim ve estetik değişimleri sağladıkları belirtildi.

Onur ödülünün yanı sıra ödül sanatçısı seçmenin amacı nedir? Bu seneni ödül sanatçısı Füsun Onur adına bir de kitap mı hazırlanması planlanıyor?

Türkiye sanat ortamında 1970-2000 arasında etkin olan çok büyük bir grup sanatçıya gereken değer verilemedi. Bu dönemde çok önemli işler üretmiş sanatçıların kataloglarının yapılmamış olması nasıl açıklanabilir? AICA Türkiye olarak, bunu onarmamız gerektiğini düşünüyoruz. Sanatçılarımızı ciddi bir biçimde gündeme getirmemiz, toplumu light kültür etkilerinden biraz uzaklaştırmamız gerekiyor. Katalog ödülü de tam anlamıyla belleksizliğe karşı bir eylem olacak. AB’ye girme sürecinde, AB kentlerine paket program götürmekle bir “kültür ülkesi” imajı yaratamayacağımız da anlaşılmalı. Bizi temsil edecek sanatçıların kimler olduğunu ortaya koymamız gerekiyor.

Bu etkinlik için AICA”International’in başkanı Henry Meyric Hughes davetli. Uluslararası AICA, Türkiye AICA’ya nasıl bakıyor?

Türkiye bölgenin en büyük ve en gelişmiş ülkesi; Sovyet sonrası ülkelere ya da Orta Doğu ülkelerine göre sanat/kültür altyapıları, sanat pazarı her şeye karşın güçlü ve hareketli. Istanbul Bienali gerçekten bölge için çok önemli bir etkinlik. Düşünce ve ifade özgürlüğü- en azından 90’lı yıllardan bu yana – var. AB’ye girme sürecinde Fransa kökenli bir derneğin Türkiye’de şube açmak istemesi rastlantı olamaz, değil mi? Eleştirel ve yaratıcı düşünce platformu olarak Türkiye şu sıralarda doğurgan bir ülke olarak dikkat çekiyor. Türkiye’li sanatçılar uluslararası platformlarda gündeme oturuyor; diyalogun derinleşmesi ve çeşitlenmesi gerekiyor.

AICA’nın gelecekle ilgili başka planları var mı? Bunlardan bahsedebilir misiniz?

 AICA Türkiye’nin şimdi 30 kadar üyesi var; ancak içerik genişletildiği için, üye sayısı bir iki yılda çoğalacak ve dernek güçlenecek. Öncelikle kurumsal sponsorlar arayışı çindeyiz ve yeni yasanın buna yardımcı olacağını düşünüyoruz. Türkiye’de eleştirel ve görsel düşüncenin yaygınlaşmasına yönelik her türlü etkinliği yapmaya hazırız. Üyelerimizin uluslararası platformlarda çalışmalarını sağlamak istiyoruz. Türkiye’de kurulmakta olan kültür sanat ağında derneğimizin danışman gibi çalışması son derece yararlı olacak. Önemli olan belirgin etknlikleri yapmak değil, eleştirmenlik, sergi yapımcılığı, sergi tasarımcılığı, çağdaş sanat müzesi/merkezi yöneticiliği, fuar yöneticiliği, sanat yayıncılığı, tv, video, belgesel yapımcılığı v.b. gibi her çeşit sanat dalında sanatçıyı ve sanat yapıtını tanıtma ve koruma işini üstlenmiş kişilerin işlevlerini yerine getirmelerini sağlayacak ortamlar hazırlamaktır. AICA Türkiye’nin ana amacı yaratıcı insana yatırımdır.

20 yılı aşkın bir süredir Türkiye plastik sanatlar ortamında varolan bir küratör, eleştirmen sanat insanı olarak AICA Derneği gibi yapılanmaların Türkiye çağdaş sanat sahnesine yapacağı katkılar üzerine kişisel olarak ne düşünüyorsunuz?

 Eleştirmenlik ve küratörlük ve diğer sanat işleri sanatçı, toplum, sanat yatırımcısı üçgeni içinde farklı konumlarda gerçekleştiriliyor; nereden bakarsanız riskli işler… Sürekli “yalnız ve dirençli” olma durumu vardır. Kültür sanayii gelişmemiş ülkelerde bu tür mesleklerde çalışanların eylem alanı dardır; parasal getirisi kısıtlıdır. Örgüt, bu meslek için bir rahatlama ve güven alanıdır. Sorunların paylaşıldığı, ortak çözümlerin bulunduğu yerdir. Meslek içi rekabette bile örgüt rekabeti işbirliğine dönüştürebilir. AICA Türkiye’nin bugün etkin olan kuşak için böyle bir alan oluşturacağını umut ediyorum. Öte yandan bizim alanımızda geniş bir işsizlik söz konusu; ya da “ücretsiz” çalışma zorunluğu söz konusu… AICA Türkiye zaman içinde iş alanlarının açılmasını ve bir ücret politikasının oluşumunu sağlayabilir. Uluslararası bir sivil örgüt olarak kürsel diyalog için etkin bir araç olacaktır, kanısındayım.